Armutlu Gençlik Konseyiyle 27 Haziran 2013 Perşembe günü köylümüz İbrahim Şahin namı değer Karaciğer Amcamızı ve hanımı Fatma Şahin yine namı değer Bödük Gızının evinde ziyarete, ziyadesiylede muhabbetteydik.
Eve girerken büyük bir sevgi ve muhabbetle karşılanıyoruz. Karaciğer amcamızı aylardır görmediğimizi anlıyoruz fakat Fatma teyzemizin muhabbetteki sıcaklığıyla sanki daha dün beraber bu evde muhabbetteymiş gibi hissediyoruz. Elerini öpüp yerine geçtiğimizde hemen dikkatimi bir şey çekiyor. Fatma teyze yani Bödük kızı kapıya yakın tarafta iki dizinin bükmüş yer minderinde değil halının üzerine oturuyor. Bu nasıl bir edeptir nasıl bir inanıştır. Ahhhhhhh çekiyor eskilerin kıymetini anlıyoruz ama durumu düzeltmek içinde yerimden kalkıp mindere gelmesini istiyorum. Kabul etmiyor. Israrlara hiç bir şekilde cevap vermiyor. Musa Şahin Hocamda(oğlu) kadın kısmısı minderdemi otururmuş diyor, hepimiz gülüyoruz. Ne dediysek mindere oturtamadık, en son fotoğraf bahanesiyle mindere çıkartabildik Bödük kızını. Musa hocamda huyunu bildiği için latife yaptı elbet lakin bizim eskilerimiz, köylü kadınlarımız çocukluğunda bu edeple, bu Osmanlı edebiyle yetiştiği için günümüzde hayretle karşılıyor, bu kadarıda insana zulüm diye tarif edebiliyoruz. Ama büyükler böyle bilmişler, durup durup edep demişler, hallerindende hiç şikayet etmemişler, bizlerede hayranlıktan başka bir şey bırakmamışlar.

Muhabbet açıldıkça açılıyor. Musa hocam itirafta bulunuyor. Köyümüzün Ramazan Bayramı bayramlaşma programında okunan ve kendisinin hazırladığını bildiğimiz şiirlerin şairi aslında Bödük kızından başkası değilmiş. Bayram yaklaşınca Musa Hoca anası Fatma Teyzenin yanına oturur di bakayın bödük kızı bu bayram bir şiir yazalım. Oda sözler, şiirler sıralar içinden en beğendiklerini alır diğerlerinide kaydeder, başka zaman kullanırız dermiş Musa Hoca. Muhabbet devam ederken arada çaylar bitiyor, meyve ikramıylada mideler boş kalmıyor. Ama ziyarette en çok nereniz doldu derseniz gönlümüz, doydu, muhabbettimiz doldu.
Saat geç olunca kalkmak zorunda kalıyor, bir dahaki buluşmaya kadar muhabbetimize ara veriyoruz. Tam çıkarken Musa Hocam bize Tomakı'dan gelen elle örülmüş mavi boncuklarla işlenmiş adeta sanat eseri sepetini gösteriyor. Bizde kıymetli bir hediye aldığını söylüyoruz.
İbrahim Amca ile Fatma Teyzeye ve oğlu Musa Hocamızla ailesine Allah(c.c.) sağlıklı uzun ömür diliyor. Muhabbetleri artsın, tebessümleri çoğalsın istiyoruz, bir sonraki ziyarete kadarda sizleride Allah'a emanet ediyoruz.
