GİDENLERİN ARDINDAN AĞLADILAR
Çekilip giderken Ramazan, toplayıp eteklerini,
Ardınca yürürken melekler, hüznü bırakıp bizlere,
Kulaklarında çınlayarak, “yine gel” dileklerini,
İşitirken uzaklaşarak, “selam” der bayram sabahı
Sevgili Dostlar, Güzel Armutlulular;
İşte bir bayramın daha tam ortasındayız, ne yapıp etmeli bu bayramı bayram gibi yaşamalı diyor gönlüm. Mesut çocukluk, gençlik zamanlarımıza mahsus sahici bir bayram için köyümüze sığınırız hep. Sorarız sonra bahtımızın aklığına; nerede o eski gani gönüllü insanlar? Bayramları tüm fakirliklerine rağmen coşkuyla bağırlarına basan köyümün ak yüzlü insanları nerede?
İç çekerek dalarız eskiye, daha doğrusu gönlümüzün eskimeyen yanını hatırlar, özlediğimiz bayramları yaşamak isteriz hep. Eski bayramlar için ille de köye dönmeye gerek yok belki. Ancak çocukluk safiyetini benzeyen o köylüce ruhu yeniden kazanmak lazım sanırım. Yeniden doğmak lazım anlayacağınız, yeniden doğmak.
Değerli Dostlar, Kıymetli Armutlu’lular;
Rahmet ayının ardından Bayram gibi kutlu bir hediyeye kavuşup, köylülerimizle Mevlana’nın gölgesinde buluşmak, bizi köydeki cami çıkışı kalabalığın coşkusuna götürmüyor mu? Salonda çınlayan çocuk sesleri, yaşlı dedelerimizin ninelerimizin nur yüzleri, hanımların en içten bayramlaşmaları, köy meydanındaki hareketlilikten bir bukle gibi gelmiyor mu? Aylardır görüşülmeyen akrabalarla burada heyecanla sarılmalar, oruçlunun iftarla buluşması kadar haz vermiyor mu? Elbette birlik olunca mutluyuz, beraber olunca bayramız hepimiz adeta. Ama içimizden yinede ah eski bayramlar diye iç çekenlerimiz vardır. Eskiden kopamayız elbet, eski özlemlerimizden uzaklaşamayız belki ama yeni dünyamızda yeni birliktelikler kurmak istenmez mi, şehrin telaşesine kapılmak yerine, sıla-ı rahim diye haykırmak gerekmez mi?
Evet Dostlar;
Farkında mısınız bilmiyoruz ama siz bu sene tam da bunu yaptınız. Ramazan’ın en başında büyük Armutlu ailenizle büyük iftar buluşmasını gerçekleştirdiniz. Gümpür Dayının deyişiyle; sulu sepen gibi Armutlu’lu yağdı iftar yerine. Biz dedik Armutlu iftarı, siz yaptınız Armutlu Bayramı. O nasıl bir Sevdaydı, O nasıl bir topluluktu Allah’ım insanlar azık çıkınlarını almış, çocuğu yanında torunu kucağında köylüler sanki Karaaslan’da değil, Aybunarı’nda buluşuyor gibiydiler. Aybunar yine bizi çağırsa yine gelirsiniz değil mi dostlar.
Neden Armutlulular bu kadar vefakâr, neden bu kadar kardeş gibi birbirine yakın diye merak edenlere şöyle söylesinler. Evet gidenlerin arkada rahmet bıraktığı için biz biriz. O yüzden sıla-ı rahim yeminimizden vazgeçmiyoruz. Çünkü gidenler biliyorlardı ki bu dünya fani asıl hayat sonsuz ahiret hayatı. Yine onlar biliyor ve diyorlardı ki bu bayramlar gölgesi bayramın, asıl bayram yarınki.
Vuslat günü ölümü anlama, sonsuzluğun sahibini özleme aralığında gizli. Şair diyor ya;
Ölüm ölene güzel, Bayramda sevinmek var.
Oh ne güzel, bayramda tahta ata binmek var.
Evet Dostlar;
Bayram eşle dostla güzel, bayramlaşma yerinde olanlara özel, peki ya olamayanlar, aramızdan ayrılanlar onlarsız mı geçecek bayram, elbette değil. Geçtiğimiz sene aramızda olan ve sizin izlediğiniz yerden ölmüşlerimizi izleyen 18 köylümüzü rahmet-i Rahman’a gönderdik. Gelin hep birlikte ayrılık vaktini ayrılanlarımızla yeniden hatırlayalım.
2012 Yılı Ramazan Bayramından 2013 Yılı Ramazan Bayramına Kadar Vefat Eden Köylülerimiz
NİYAZİ İŞLER
2 Nisan 1930 tarihinde Armutlu’da dünyaya geldi. Nam-ı diğer Şeddat Süleyman ve Tuluk Kızı Fatma’nın ilk evlatlarıdır. Çocukluğu fakirlik ve yokluk içerisinde geçen Niyazi İşler’in, babası köyün ilk ve tek ayakkabı tamircisi olarak oğluna kendi mesleğini öğretmiştir. 1954 yılında Salih Hoca’nın en büyük kızı Fatma ile hayatını birleştirmiştir. Bu evliliklerinden 3 erkek 2 kız evladı dünyaya gelmiştir. 1968 yılında turist olarak Almanya’ya gitmiş ve 1995 yılında Almanya’dan emekli olarak yurda kesin dönüş yapmıştır. Bir yıl sonra hayat arkadaşı Fatma’yı kaybetmiş ve dünyası yıkılmıştır. 1997 yılında Hatice Hanım ile evlenmiş onunla 12 yıl birlikte yaşadıktan sonra 2009 yılında aniden onu da kaybetmiş bir kez daha dünyası kararmıştır. İlerlemiş yaşına rağmen tekrar evlenmek istese de kendisine uygun biri bulunamamıştır. Oğlu Osman’ın tüm ısrarına rağmen yalnız kalmayı tercih etmiş ve evlatlarına her zaman şunu hatırlatmıştır:
-Ben sizden hiçbir zaman şikâyetçi değilim ancak; Allah kimseyi hanımının arkasına koymasın. Bu yalnızlığın zorluğunu ancak ben ve benim gibiler bilir, demiştir. Hayatının son zamanlarında önce kolon kanserinden ameliyat olmuş, daha sonra da Koah adı verilen kronik akciğer hastalığına yakalanarak defalarca hastanede tedavi olmasına rağmen, 3 Eylül 2012 günü ebedî âleme göç etmiştir.
FATMA ALTUNAY
27 Aralık 1989 tarihinde Konya’da dünyaya geldi. Keziban ve Hasan Ali Kalkan çiftinin kızı olan Fatma evlenmeden kısa bir süre önce elim bir trafik kazası sonucu babasını kaybederek yetim kaldı. Annesi saçını süpürge ederek evlatlarını elaleme muhtaç etmeden gündelik işlerde çalıştı. 8 Haziran 2007 tarihinde Yaşar Altunay’ın oğlu Mehmet Altunay ile hayatını birleştirdi. Batuhan adında dünya incisi bir evladı dünyaya geldi. Evliliklerinin başlangıcında şiddetli kafa ağrısı şikâyetiyle doktora başvurdu ve acı gerçekle yüz yüze geldi. Kendisine ”Beyin Tümörü” teşhisi konmuştu. Gün geçtikçe hastalığı ilerledi ve 16 Eylül 2012 tarihinde hayatının baharında 23 yaşında sevenlerinin gözyaşları arasında aramızdan ayrıldı.
AYŞE ALKAN
1939 Tarihinde Rıza ve Ümmü Yetişen çiftinin evladı olarak Armutlu’da dünyaya geldi. 15 Ocak 1956 tarihinde Musa Alkan ile hayatını birleştirdi. Bu evliliklerinden 6 evladı dünyaya geldi. Kocası Musa Alkan nam-ı diğer Resil Çavuş çocuklarına daha iyi bir gelecek sağlamak için 1968 yılında Almanya’ya gitti. Evlatlarının hasretine dayanamayan Musa amca, 2,5 yıllık gurbetçilikten sonra Türkiye’ye geldi. Dönüş yaptıktan sonra ekmeğini kazanmak için açtığı bakkal dükkânı köylülerin uğrak bir sohbet yeri oldu. Hoşsohbetliği ve sevecenliliği ile tanınan Musa amcamızın eşi Ayşe Alkan kronik akciğer hastalığı ve nefes darlığına yakalandı. Aylarca hastane köşelerinde derdine derman aradı ama olmadı ve 3 Kasım 2012 tarihinde aramızdan ayrıldı.
EMİNE İŞLER
1 Temmuz 1923 tarihinde Hasan ve Raziye Yeşilyurt çiftinin evladı olarak Armutlu’da dünyaya geldi. 1939 yılında rahmetli Karabacak Ali İşler ile evlendi. Bu evliliklerinden 4 kızı dünyaya geldi. Kocası, çok konuştuğu için ondan rahatsızlığını her zaman dile getirirdi. 1997 yılında kocası Ali amcayı kaybettikten sonra konuşacağı bir kocanın eksikliğini hep hissetse de çocukları da evlenmesini istesede o yalnız yaşamayı tercih etti. 2012 yılında en büyük kızı Fatma Bütüner’i kaybedince hayatı yaşama arzusu azalan Emine nine, 6 Ocak 2013 tarihinde 90 yaşında aramızdan ayrıldı.
KEZİBAN ÖZER
1984 tarihinde Mehmet ve Havva Yılmaz çiftinin evlatlarından birisi olarak Armutlu’da dünyaya geldi. 2004 yılında Sefer Özer’in oğlu Fatih Özer ile hayatını birleştirdi. Bu evliliklerinden 2 kızı evladı oldu. Henüz küçük kızını tam manasıyla kucağına bastırmadan amansız bir hastalığa yakalandı. Aylarca hastane köşelerinde derdine derman olacak doktor, hastalığına şifa bulacak ilaç aradı ama bulamadı. Henüz 29 yaşında gençliğinin baharında iken iki evladını öksüz bırakarak 7 Ocak 2013 tarihinde ebedî âleme göç etti ve sevenlerinin arasında Armutlu mezarlığına defnedildilerek aramızdan ayrıldı.
MEVLÜT GÜR (Dimli Mevlüt)
1928 Yılında Mustafa ve Gülsün Gür çiftinin evladı olarak Armutlu’da hayata merhaba dedi. Çocukluğu büyük sıkıntı ve yoklukla geçti. 1947 yılında Ayşe Varol ile evlenerek akabinde askere gitti. Askerde yarım yamalak iğne yapmayı öğrendi. Askerlik dönüşü sıhhıye olarak kendini ilan etti. Şu anda yaşı ellinin üzerinde olan köylülerimizden onun iğnesini yemeyen yoktur belki de... Birisi hastalandığı zaman o günlerde bakkallarda bile peynir ekmek gibi satılan penisilin iğnesi alınır, hasta olan çocuk annesinin sırtına hobuç edilerek “Dayı şu benim hasta guzuma bir iğne yapıvir” diye kapısı çalınırdı. Mevlit Amca o güne kadar sayısını bile kendisinin bilmediği camdan yapılmış iğnesini gazocağının üzerine koyarak suda iyice kaynatır ve test bile yapmadan defalarca kullandığı ucu kütelmiş iğneyi vururdu. Tabii kiminin parası kiminin de duası geçerli olurdu. 2 oğlu ve 3 kızı olan Mevlit Amca çocuklarına daha iyi bir gelecek hazırlamak için sonraki yıllarda Konya’ya göç etmiştir. 11 Ocak 2013 tarihinde 84 yaşında aramızdan ayrılarak Kurtuluş Mezarlığı’na defnedilmiştir.
HASAN ÖZTAŞ
1993 Yılında Dilek ve Musa Öztaş çiftinin 3 oğlundan ikincisi olarak Armutlu’da dünyaya geldi. Köydeki geçim sıkıntıları yüzünden Konya’ya göç etmek zorunda kaldılar. Hasan kardeşimiz, bir türlü Konya’ya ısınamamış psikolojisi bozulmuş ve sık sık köye gider olmuştur. Askere gitmesine sayılı günler kala 3 Ocak 2013 tarihinde aramızdan ayrılarak ebedî âleme göç etmiştir.
RABİA CERAN:
Mehmet ve Emine’den 1 Temmuz 1927 tarihinde Armutlu’da dünyaya geldi. 1940 yılında Veli Ceran ile hayatını birleştirdi. Bu evliklerinden 3’ü kız 5 evlatları dünyaya geldi. 1950’li yıllarda köyümüzden bir kısım ailelerin Karaman’ın Mecidiye köyüne gidenler kervanına katıldılar. Ama köyden hiçbir zaman ilişiklerini kesmediler. Mecidiye köyüne giden köylülerimize diğer ailelerde olduğu gibi hep yardımcı oldular, onlara hep kucak açtılar. Kocası Veli Ceran’ı kaybettikten sonra daha fazla yalnızlığa dayanamadı ve 6 Mart 2013 tarihinde 86 yaşında aramızdan ayrıldı.
OKAN COŞKUN
27 Şubat 1994 tarihinde M. Ali Coşkun’un 5 çocuğunun sonuncusu olarak Armutlu’da dünyaya geldi. Henüz iki yaşında iken hayal meyal hatırladığı annesini, birkaç ay sonra da abisini kaybetti. Babaları çocuklarına hem annelik hem de babalık yapmıştır. İlkokulu bitirdikten sonra briket ocakları adeta Okan’ın yuvası olmuştur. Yine bir akşam briket ocağından motoruyla markete giderken bir minibüsün altında kalmış, ağır yaralanarak Hastanesi’ye kaldırılmıştır. Üç gün komada kalmasının ardından tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak 8 Mart 2013 tarihinde 19 yaşında iken aramızdan ayrıldı.
ŞERİFE BACAKLI
1929 tarihinde Köse Mehmet ve Ayşe çiftinin evladı olarak dünyaya geldi. 1947 yılında Ali Bacaklı ile evlendi. Bu evliliklerinden 5 erkek ve 1 kız olmak üzere 6 evladı dünyaya geldi. Yıllarca nefes darlığı hastalığı derdine derman olabilmek için evlatları onu hastane hastane dolaştırsade çare olmadı ve 25 Mart 2013 tarihinde 84 yaşında hayata veda etti.
KERİM MUTLU
1939 yılında Rahmetli Savaş Gazisi Demirci Kocanın 5 evladından sonuncusu olarak dünya’ya geldi. 1962 yılında Kamil’in Mehmed’in Kızı Makbule Hanımla hayatını birleştirdi. Bu evliliklerinden 4 kız 1 oğlu dünyaya geldi. Evlendikten bir süre sonra turist olarak Almanya’ya gitti. Gurbete bir türlü uyum sağlayamadı. Onunla gidenler kısa bir süre sonra işçi olmasına rağmen o geri dönmeyi tercih etti. Kızını elim bir trafik kazasında kaybetmenin üzüntüsünü günlerce yaşadı ve ömrünün son yılarlıda Amansız bir hastalığa yakalandı. Aylarca hastanede tedavi görmesine rağmen, 3 Nisan 2013 tarihinde 74 yaşında aramızdan ayrıldı.
M.ALİ DARYOL (Nam-ı diğer Keşiş Memed Ali)
Yurdun düşman işgaline uğradığı günlerde 1915 yılında, diyar-ı Mevlâna'nın köyü Armutlu’da çiftçi Ali ve Selver'den dünyaya geldi. Bu nedenle milli mücadele ruhunu henüz çocuk yaşlarında hissetti. Geçimini baba mesleği çiftçilikle sağlamış olan Keşiş Memed Ali'nin hanımı Ayşe'den 5 evladı dünyaya geldi.
Çok konuşmayı sevmeyen Keşiş Memed Ali 1978 yılında büyük oğlu Mevlüt'ün çalışmak için gittiği Almanya'da geçirdiği tren kazası sonucu hayatını kaybetmesi üzerine iyice içine kapanır. Evladının ardından 1991 yılı Kasım ayında hanımı Ayşe'yi de son yolculuğuna uğurlamıştır. Sigaraya olan düşkünlüğü gözlerden kaçmayan Keşiş Memed Ali bir gün akciğerlerinin artık yorulması üzerine ciddi sağlık sorunları yaşamaya başlamışsa da, yine de biricik dostu, özene bezene kâğıdına sardığı tütününden vazgeçememiştir. Fakat ilerlemiş yaşının etkisi ile iyice yorgun düşen bedeni 98 yaşında gücünü tamamen kaybedince 13 Nisan 2013 tarihinde vefat etmiştir.
AYŞE GÜLEL
1 Ocak 1940 tarihinde Nebiler’in Osman’ın 6 evladından dördüncüsü olarak Armutlu’da dünyaya geldi. 1957 yılında İbiş Ali’lerin oğlu Mustafa Gülel ile evlendi. Bu evliliklerinden 2’si erkek 3 evlatları dünyaya geldi. Evliliklerinden kısa bir süre sonra Konya’ya göç ettiler. 1970’li yıllarda eşi Mustafa Gülel yurtdışındaki gurbetçiler kervanına katılsada, hanımı ve evlatlarının hasretine dayanamayarak kısa bir süre sonra geri geldi. Mustafa amcayı 25 Aralık 2008 tarihinde ebedi gurbetine gönderen Ayşe teyze Kocasını kaybetmenin üzüntüsüyle ancak 5 yıl daha yaşayabildi ve 3 Mayıs 2013 tarihinde, 73 yaşında aramızdan ayrıldı.
AYŞE HASYILMAZ
15 Mart 1951 tarihinde Armutlu’da doğdu. Lakabı “Güccük Osman Ayşa” olan Ayşe Hasyılmaz’ın babası Mevlüd’ün Mustafa’dır. 15 Kasım 1967 yılında, Mevlüt Hasyılmaz ile evlendi. Tek erkek çocukları olan Hakverdi ile birlikte 1988 yılında Konya’ya gelen Hasyılmaz, hayatının geri kalanını Konya’da devam ettirdi. Ancak köyle bağlantısını hiç kesmedi ve ailesiyle beraber sık sık köye gidip geldi. Aylarca karaciğer yetmezliği ile mücadele eden Ayşe teyze, 1 Mayıs.2013 tarihinde aramızdan ayrıldı.
HÜSEYİN YARAR
1940 yılında Mustafa ve Zarife çiftinden Armutluda dünyaya geldi. Ankara’ da askerliğini yaptıktan sonra 1962 yılında Şerife Öğütçü ile hayatini birlestirdi. Geçimini sağlamak için köyden ayrılıp Istanbul ve Aydin´ la başlayan gurbet yolculuğu 1966´da Isveçe uzandı. Köyümüzde yurt dışına giden ilk gurbetçilerden olan Hüseyin amca zamanla düzenini kurunca ailesinide yanına aldı. Azimle didinip çalışarak zamanında hayalini kurduğu yaşam şartlarını sağladıktan sonra emekliliği ile birlikte 1990 yılında Türkiye’ ye kesin dönüş yaptı. Şen, sakrak, deli dolu , cocukla cocuk, gencle genc, yasliyla yasli olur, herkesle iletişim kurmayı başarırdı. Babasından kalan Şirket lakabının kendine söylenmesinden haz duyardı. Otoriter bir baba olmasina rağmen çocuksu ruhuyla bulunduğu ortama hemen uyum sağlardı. Prensipli, aceleci ve vefa sahibi AYNI ZAMANDA HAYIR YAPMADA VE HAYIR İŞLERİNDE EN ÖNDE GİDENLERDENDİ. Rahmetli; maddi anlamda yaptığı yardımlarla Derneğimizi ayakta tutan temel direklerinden biriydi. Palamut çıktığı kabugu begenmez derdi, ama kendiside özünü hic terketmezdi. Hadis i serif´de belirtildigi üzre “Kişi nasil yasarsa öyle ölür” gidişi ´de öyle oldu. Bir regayip gecesi 16 Mayıs 2013 tarihinde gülümseyerek Hakka yürüdü. Ardinda kendini cok seven, kavusmayi ahirete biraktigi, 51 yillik hayat arkadasi, 7 çocuk, 20 torun bırakarak aramızdan ayrıldı.
EMEL ATAMAN:
25 Nisan 1948 tarihinde Ankara’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini burada tamamladı. Mart 1963’te Ali Ataman ile evlendi. Fatma Yasemin ve Naciye Funda adlı iki kız ve Mehmet Bozkurt adlı bir erkek çocukları dünyaya geldi. Amansız bir hastalığa yakalandı ve yıllarca süren tedaviler sonuç vermeyince 22 Haziran 2013 tarihinde Hakk’ın rahmetine kavuşarak aramızdan ayrıldı.
MERYEM GÖKÇAY:
1929 yılında Abdullah ve Ayşe çiftinin evladı olarak Armutlu’da dünyaya geldi. Çocukluğu yokluk ve sefalet içinde geçti. 1945 yılında Güccük Baba olarak bilinen rahmetli Mustafa Gökçay ile hayatını birleştirdi. Bu evliliklerinden 7 evlatları dünyaya geldi. Bunlardan 5 tanesini kaybetti. Şu anda sağ olan bir kız ve bir oğlu bulunmaktadır. En büyük oğlu Osman ve hanımının ard arda vefat etmesi hayatını kararttı. Evinde tek başına inzivaya çekildi. Âdeta hayata küstü. Yaklaşık birkaç ay evvel de merdivenden düşerek ayakları kırıldı ve 84 yaşında 22 Temmuz 2013 tarihinde aramızdan ayrıldı.
HAVVA BÜTÜNER:
1927 yılında Osman ve Şerife Dereli’nin kızları olarak dünyaya geldi. 1942 yılında Topçu olarak bilinen Süleyman Bütüner ile hayatını birleştirdi ve evlilikleri 69 yıl devam etti. Bu evliliklerinin meyvesi olarak 3 kızı ve 2 oğlu oldu. 1987 yılında hac farizasını yerine getirdi. Ömrünü çapa ile tarlalarda geçirdi. İki yıl evvel Ramazan ayı içerisinde vefat eden eşi Süleyman Bütüner ile aynı kaderi yaşayarak Ramazan’ın 19. günü olan 27 Temmuz 2013 tarihinde rahmet-i Rahman’a kavuşarak, aramızdan ayrıldı.
ALLAH RAHMET EYLESİN… MEKÂNLARI CENNET OLSUN…
Armutlu’nun vefalı insanları;
Sonuçta bizler bu dünyada yaptıklarımız ve yapmadıklarımızla ya kendi cennetimize sırtımızda tuğla taşıyor olacağız, ya da kendi cehennemimize sırtımızda odun. Bu dünya yalan bir dünya malda yalan aslında mülkte, makam da. Onun için köylülerim uzun ya da kısa ömür değil hayırlı bir ömür, hayırlı bir ölüm dileyelim rabbimize. Allah ömrümüzü bereketli kılsın.
Değerli köylülerimiz, bizler dernek yönetimi olarak gidenlerimizin ardından; affedilme, mağfirete uğrama, günahlarına kefaret olsun diye bir araya geldik ve ruhlarına hatm-i şerif okuduk. Sonsuzluğun sahibinden onlara bağışlanma diledik. Bu kutlu vazifeyi her yıl inşallah Ramazan ayında ölmüşlerimizi unutmamak adına sürdürerek, bayramımızı aramızda olan olmayan herkesle yaşamaya devam edeceğiz.
Sevgili dostlar, şimdi bizim için dünya sürgünü devam ediyor, onlar bu dünyadan terhis oldular. Güle güle sevdiklerimiz. Bizden selam söyleyin oradakilere, onları unutmuş değiliz.
Gelin dostlar Armutlu’lu şairin şiiriyle selam edelim arda kalanlara:
HABERİN VAR MI?
Armutlu isminde ulu ağaçtan,
Her gün bir dal kopar, haberin var mı?
Şu dünya yurdundan, dosttan, kardaştan,
Her gün ayrılan var, haberin var mı?
Mesaj gelir, yine göçmüş bir çınar,
Eve acı düşer, gözlere pınar,
Rabbine kim gitti, kimler var yanar?
Telefon olmasa haberin var mı?
Haber geldi, cenaze var, koştun mu?
Duymazdan mı geldin, işe kaçtın mı?
Varıp duasına elin açtın mı?
Sana da gelecek, haberin var mı?
Dede Dağının Şahsiyetli Sahipleri;
Derelerimiz çağıl çağıl çağlasın, elmalarımız daha çok kızarsın, çeşmelerimiz eski coşkunluğuyla aksın, mezarlarımızdaki büyüklerimiz, dualarımızla huzur içinde yatsın.
Daha nice bayramlarda buluşmak ümidi ile Bayramınız Mübarek Olsun.
ALLAH’A EMANET OLUN…